"İnsan küçük bir bir şehirden İstanbul'a gelince iki durumla karşılaşıyor. Ya İstanbul'un ürkütücü sosyalliği bireyi dışlıyor/dışlanmaya zorluyor  ya da o birey hazımsızlık yaşıyor hepsine bir anda ulaşmaya çalışırken. Tam bu noktada Yücel Kültür Vakfı (YKV) sizin karşınıza bir üçüncü seçenek daha sunuyor. O koca şehrin entelektüel birikimine kontrollü ve kesinlikle kaliteli bir geçiş imkanı sağlıyor. En azından benim için öyle oldu. Hayatımda gittiğim ilk sanat sergisi olan "Van Gogh Alive" daha dün gibi aklımda...

Laik toplumların temel prensiplerinden bir tanesi de bireyi anlamlandırırken kişinin ait olduğu grup kimliğini değil, bizatihi insan olarak varlığı temel almasıdır. Diğer bir ifadeyle bireyin ait olduğu grubun varlığı kişinin anlam kazanmasına pek bir öneme sahip değildir. YKV de size  tam da bunun nasıl pratiğe döküldüğünü gösteriyor ve öğretiyor. 3 yıldır bünyesinde gönüllü olduğum YKV'de fikirlerimin beni diğerlerinden ayıran bir meta olmaması... Dahası da var: Bu şekilde bir eşitlikçi anlayışla insanlara nasıl davranılması gerektiğini de öğreniyorsunuz.

İstanbul'a gelen gencin bir diğer büyük karın ağrısı, öğrenmeye ve kullanmaya çalıştığı İngilizce'dir. Zannediyorum bu yazıyı okuyan sizler YKV'nin İngilizce kullanmaya yönelik faaliyetlerinden bihaber değilsinizdir. Benim de bir tecrübem var YKV ile: YKV'nin sayesinde dili İngilizce olan "Peace Work Instutitute" projesine katılma imkanım oldu. Bu sayede hem Ermenistan'ı ve Fransa'yı gezdim, hem de eğitim hayatımda başka bir yerde bulamayacağım İngilizce pratik yapma  imkanına sahip oldum. Tabii aynı zamanda "Conflict Management" eğitimi alarak kendimi bu alanda da geliştirdim.

Bütün bu faaliyetler vasıtasıyla kazanmış olduğum bu deneyimler bana Düsseldorf'ta uluslararası çalışan bir hukuk bürosunda staj yapmamı sağladı. İnanmıyorum YKV sayesinde kazanmış olduklarım ve kazanacaklarım bana daha nice kapıların aralanmasını sağlayacak."

Musa Kurt

YKV Content:1252