Yücel Kültür Vakfının mülkü olan Abud Efendi Konağı, bahçe ve müştemilatlarıyla beraber 3.243 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır.

1800'lerin sonunda ahşap olarak inşa edilen bu yapı, 1930'larda dış cephesine rubitz tel üzerine sıva ve boya yapılarak tarihi İstanbul yangınlarından korunmuştur..
Yapının girişinde belki de döneminini simgeleyen, renkli mermerden yapılmış muhteşem bir selsebil vardır.

Harem ve selam düzeninde inşa edilmiş tipik Osmanlı mimari özelliğini taşıyan yapının içinde çift taraflı merdiven sistemi vardır.
Yapının mimarisini gölgede bırakacak kadar görkemli iç süslemeleri, tavan bezemeleri devrinin en güzel örnekleriyle boy ölçüşebilecek düzeydedir.
Mukarnaslı tavan ve manzara resimleriyle 19. yüzyıldan bugüne taşınan güzide örneklerden biridir. 1983 yılında Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından koruması gerekli ikinci derece, daha sonra da birinci derece tarihi eser olarak tescil edilmiştir.

2019 yılında ruhsatlandırılarak orijinaline uygun restorasyon çalışmaları başlamış olup 2023 yılında çevre düzenlemeleriyle birlikte sonlandırılmıştır.
Bina üç ana ve bir çatı katından ibaret olup 960 m2 kullanım alanına sahiptir. Birinci kattan, yandaki iki katlı binaya bağlıdır. (1900'lerde hamam olarak kullanılmıştır.)
Şam eşrafından olan Abud Efendi'nin, Topkapı Sarayı'na yakın bu binada, sarayla iş yapan tüccar konuklarını ağırladığı bilinmektedir.  

Tarihi Eminönü Yarımadası'nda Ayasofya'ya 70 metre mesafede Yerebatan Sarnıcı'na komşu Gülhane ve Sultanahmet semtleri arasında kalan kesimde bölgenin önemli ulaşım güzergahı durumundaki Alemdar (Tramvay Yolu) Caddesi'ne arka taraftan da Salkım Söğüt ve Zeynep Sultan sokaklarına cephelidir. 110 araçlık otoparka sahiptir.
Konağın hemen yanındaki 845 metrelik bir alana sahip Teras Bar müşterilerine en güzel Ayasofya manzarasını sunmaktadır.

Bizans dönemi kalıntılarıyla çevrili olan binanın ada parselinde, Bizans’ın ilk ve en önemli yapılarından biri olan Chalkopteria-Hagia Manastırı kalıntılarının bir kısmının olduğu tahmin edilmektedir. Binanın altına, 1939'da, Türkiye'de ilk kez kadın ve erkeklerin bir arada film izlediği kapalı sinema salonu olan Alemdar Sineması kurulmuştur. Salon, günümüzde Alemdar Restoran olarak işletilmektedir.Bina, 1969'da kurulan vakfımıza 12.10.1972 tarihinde bağış yoluyla devredilmiştir. Bir dönem Yücel Dershanesi olarak kullanılmış; muhasebe, dil, daktilo kursları verilmiş; vakfın sosyal ve kültürel faaliyetlerinden Kardeşlik Kulübü ve diğer gençlik kulüplerine ev sahipliği yapmıştır. 1941 yılında yapılan Yücel Kültür Vakfı Spor Salonu, Türkiye'nin ilk kapalı spor salonu olup cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren bütün sporseverlerin hizmetine açılmıştır. Konak'ın hemen arkasında yer alan bu salon, restorasyon projesi çerçevesinde 240 kişilik çok amaçlı Yücel Gösteri Merkezine dönüştürülmüş olup fuaye ve kulisleriyle hizmete hazırdır.

YKV Content:1216