Hayatın üzerimize çöktüğü anlarda, yaşama tutunmanın bazen en iyi yolu, kaosa meydan okumaktır. Karanlığa karşı karanlıkla savaşmanın mümkün olmadığı bir evrende, kaosa karşı koymanın en iyi yolu da onu hiçe saymak, sanki yokmuşcasına yaşamaktır. 

 
İşte Nelly’nin düğün günü de tam böylesi bir manifesto; karanlığın karşısında durup, onun gözünün içine bakan… Nelly’nin ailesi, savaşın ve kargaşanın ortasında, hayatın devam edebileceğine inanmak adına kızlarına düğün hazırlığı yapar. Düğünü gerçekleştirme mücadelesi, bir varoluş kavgasıdır aynı zamanda. 
 
Bir kadının, bir adamın ve çocuklarının hayata tutunabilmek, hayallerin ve güzelliklerin varlığını hatırlayabilmek adına ölüme karşı hazırladıkları saf ve aldatıcı bir oyundu…