Yücel Kültür Vakfı dijital içerik üretmek için bir ekip kurdu ve ben de o ekipteki kişilerden biriyim. Ekiptekilerin haftada en az bir tane içerik üretmesi gerekiyordu. Ben yazmak konusunda emin bir şekilde bu hedefi yerine getirebileceğimi düşünürken günler geçti ve ben asla bir yazıyı tam bir şekilde yazamadım.

Yazamadıkça kaygılandım, hazırladığım taslakları beğenmedim ve sonraya bıraktım. Sonra halledeceğim ve güzel olacak diye düşündüm. Erteledikçe bana keyif veren bir şeyler üretme işi tatsız bir hal almaya başladı. Ve sonunda da bunu yazmaya karar verdim. Erteleme durumu hakkında bir yazı yazabilirim diye düşündüm. Çünkü içinde olduğum durum buydu ve içinden kendimi çıkamıyorsam o halde oradan başka bir şeyler çıkarabilirdim.

Bugün bir geçsin deriz, bu hafta geçsin hallolacak. Ben de sürekli yazı defterime bir gün diye başlayan cümleler yazarım. Bir gün umarım böyle olur, bir gün umarım mutlu olurum, bir gün belki bazı şeyleri hallederim. Öylesine çok yineledim ki bu cümleyi en sonunda şöyle düşünürken buldum kendimi: Bir gün acaba gerçekten gelecek mi? Bir güne sığar mı ki onca istediğim şey? Sonrasının ne farkı olacak ki? Sonra diye bir yer var mı? Öyle bir gün var mı? Sonrasında bir dileğe dönüştü bu düşüncem: Umarım bir gün diye başlayan cümlelerimin ardından o gün gelir.

"Erteleme, hayatın en büyük engelidir; çünkü yarının ne zaman geleceğini kimse bilemez." Aristoteles

Ertelemek kimi zaman sorumluluktan kaçınmadır.

Birileri ertelemenin hayatımızdan ne çok şey götürdüğü hakkında bize nasihatler verebilir. Yazarlardan, filozoflardan alıntılar okuyabiliriz. Bu ise bazen etkili olmakla beraber bizi daha da kötü hissettirebilir. Hayatı erteliyorum ve hayatı kaçırıyorum diye düşünürüz. En nihayetinde hem erteleriz hem de karamsarlığa kapılırız. Diğerlerinin doludizgin hayatı yaşayışı gözümüzde büyüdükçe büyür. Ve biz tüm anlardan ve olanlardan geride kalmışızdır. Bize kalan nedir? Onca harika şey olup biterken biz ne yapıyoruzdur? Böylesi düşünceler bizi aşağıya çektikçe çeker ve en nihayetinde hiçbir yere varamayız.

Öyleyse yapılması gereken nedir?

İnsanlar neden erteler, ne kaybeder?

"...bir şeyleri ertelemek en büyük yaşam israfıdır; erteleme, her bir günü, gelir gelmez bizden koparıp alır ve gelecek vaat ederek bugünü yaşama imkanını elimizden alır. Yaşam için en büyük engel, yarına tutunup bugünü tüketen beklentidir.” Seneca

Ertelemek fiilinin sonuçları kişiye göre değişebilir.

Bu yazıyı yazmadan önce birçok kesimden insana şu soruyu sordum: Hayatınız bir şeyleri ertelemeseydiniz nasıl olurdu? Bu birçok insanın aklına pişmanlıklarını getirdi. Bazı kişiler ise hiçbir şeyi ertelemediğini söyledi.

En çok duyduğum cevaplar: Daha iyi bir okulda/bölümde okurdum, daha iyi bir iş yapıyor olurdum, daha zengin olurdum, daha iyi bir hayatım olurdu şeklindeydi. Bunun dışında daha duygusal cevaplar da aldım: Annemle vakit geçirmeyi ertelemeseydim onunla daha çok beraber bir şeyler yapma fırsatım olurdu, arkadaşlık ilişkilerim daha sıkı olurdu, daha mutlu olurdum, daha iyi bir baba olurdum. Birisi de bana erteleme davranışının intihar etme fikri için iyi olduğunu bu sayede hala hayatta olduğunu söyledi. Birçok cevap vardı ve çoğu birbirinden farklı bir iç çekişi açığa çıkarıyordu.

Elbette sürekli ertelemek hayatımızı bizden çalıyor olsa da buradaki amacım sadece hadi ertelemeyi bırakalım demek değil. Çünkü ertelemek sadece tembellik etmek değil. Birçok sebebi ve insanı buna iten nedeni var. Belki de öncelikli olan o sebepleri bulmak ve onlar için bir şeyler yapmaktır. Ya da belki de sadece biraz dinlenmeye ihtiyacımız vardır. Ya da birazcık kendimize iyi davranmamıza. Her ne olursa olsun (benim kendime sıklıkla yaptığım gibi) kendimize kızmayı ya da kötü davranmayı bırakıp birazcık daha ılımlı yaklaşmak gerekiyor.

Bu çok klişe bir şey olsa da küçük şeylerle başlayıp bunlar için kendimizi tebrik etmeli ve sürece güvenmeliyiz.

Neden erteleriz?

"Depresyon, kaygı, erteleme gibi isimler verdiğimiz şeyler, aslında kendimizin yasını tutma biçimlerimiz. Doğmak istemiş ama doğamamış her ben'imizin yasını tutuyoruz. Olmak istemiş ama olamamış her potansiyelimizin." Nihan Kaya

Ertelemek aslında bir yas tutma biçimidir.

Yukarıdaki soruyu sorduğum insanlara neden o zaman pişmanlık duyduğu şeyler için bir şeyler yapmayı ertelediklerini de sordum. Birçoğunun kayda değer yanıtları oldu yine. Depresyon, kaygı bozukluğu, ne yapacağını bilememe, o zaman bunun farkında olamama gibi bir sürü yanıt aldım.

Ertelemek bir şeyleri başaramamak için bir neden olsa da ertelemenin kendisine de neden olan binlerce neden olduğunu anladım. O halde öncelikli olan neden başarısız oluyorum diye hayıflanmak yerine “neden erteliyorum”a odaklanmaktır belki de.

Bu bilimsel bir yazı değil sevgili okuyucular. Sadece içinde bulunduğum duruma sebep olan şeyler için fikir yürütüyorum. Kendime neden yapamıyorum diye kızdıktan sonra artık biraz da neden erteliyorum diye düşünmeye karar verdim. Belki bu sizin için de faydalı olabilir.

"Her sabah bir doğuş, her akşam bir batıştır. İki şey arasında ne olursa olsun, güzellik vardır." Hermann Hesse

Sonuç olarak gençliğimiz bir yanda akıp giderken bir yanda yapılacak onca şey varken birazcık sakin olmaya çalışıp kendimize odaklanmaya bakalım. Çünkü hepsinin peşindeki şey kendimiziz. Kötü hissetmek, karamsarlığa kapılmak, yetersizlik hissiyle boğuşmak gençliğimizin acı verici yanları olsa da hala hayattayız ve yaşıyoruz. Bazen en kötüsünü de yaşasak da şu günlerde iyi hissetmek bir hayli zor olsa da yine de yaşayalım!

"Yaşamın anlamı, yaşamaktır." Albert Camus

Bu yazıyı okuyan değeri okuyucuları buraya kadar okudukları için, odaklarını bu sözler üzerinde tutabildikleri için tebrik ediyorum. Dilerim ki hepimiz kendimizin en iyi versiyonlarına ulaşırız.

Çokça sevgilerle,

Rosie Lou

Gülpembe Akdi
Yücel Kültür Vakfı
Gönüllü Yazar

YKV Content:1518